1 Nisan 2017 Cumartesi

History Is All You Left Me | Adam Silvera Röportajı

 

Adam Silvera, 1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan ve New York'un Bronx bölgesinde büyüyen genç bir yazar. Liseyi bitirdikten sonra Barnes & Noble gibi pek çok kitapçıda çalıştı. Herkesin solundan yürümeyi ve çift sayıları tercih ediyor. Yayıncılık dünyasına kitap satarak başladı ve uzun süre Shelf Awareness için çocuk ve genç yetişkin kitapları yorumladı. İlk kitabı Mora Happy Than Not'ı 2015 yazında, ikinci kitabı History is All You Left Me'yi ise Şubat 2017'de çıkaran Silvera, şu sıralar -Eylül ayında çıkacak olan- üçüncü kitabı They Both Die at the End'i yazmakla meşgul.

Adam Silvera, Ocak ayında Entertainmet Weekly'e verdiği röportajda History is All You Left Me ve yazarlık hakkında konuştu ve ben de (Aydan) sizler için bunu çevirdim, buyrunuz efenim:

EW: İlk kitabında da yine gençlerin ölüm acısına değinmiştin. Bu konuda ilgini çeken şey neydi? Bunu kişisel terapi olarak mı görüyorsun?

Adam Silvera: Evet, terapi olarak görüyorum ama ben, aynı zamanda, ölümü sürekli sorgulayan insanlardan biriyim. History is All You Left Me, sevdiğiniz birini kaybetmenin nasıl uçlara varabildiğini anlatıyor. Normal bir ayrılık hikayesi değil. Bu, bir ayrılık ve ayrılığın ardından yeniden bir araya geleceğinizi düşündüğünüz kişinin ölümü ile ilgili. HIAYLM ile empatinin dibine vurdum çünkü bu kitap ve ilk kitabım, ikisi de, kap kırıklığının ardından yazıldı. Kendimi genç yetişkin dünyasının "Kalbimi kırdın, gidip bir kitap yazacağım," diyen Taylor Swift'i gibi hissediyorum.

EW: Genç okurları düşündüğünüzde böylesi bir üzüntüyü tasvir etmek farklı mıydı?

Adam Silvera: Hayır değildi. Hiç yetişkin kurgusu yazmadım ama yaşanılan üzüntüyü ya da bu kitaptan beklenen ölüm acısını abartmadım. Ben de hayatımda insanları kaybettim ama bu kitapta anlatılan şekilde değil. Kitabın sonuna geldiğimde benim için önemli olan şey böylesi bir acıyı iyileştirmenin kolay olmayacağıydı. Söz konusu sevdiğiniz ve gelecek hayali kurduğunuz birinin kaybı sonuçta. Ve bu çok üzücü. En yakın arkadaşlarınızdan birini kaybettiğinizde, bu kayıp sonsuza dek sizinle kalır. Önünüzde elbette umut dolu günler olur, mutluluk size tekrar uğrar ama sizin için çok önemli olan o kişinin kaybını her daim hissedersiniz. Hayatında birilerini kaybetmiş olan gençlere anlatmak istediğim de işte tam olarak buydu.

EW: Griffin'in acısını körükleyen şeylerden biri de onun OKB hastalığıyla mücadele etmesi. Griffin'in takıntılarını yazarken hastalıkla ilgili ne gibi araştırmalar yaptın?

Adam Silvera: Hiç araştırmadım, çünkü ben de bir OKB hastasıyım ve Griffin'in tüm takıntıları aslında benim kendi takıntılarım. Bu yazdığım en kolay şeylerden biriydi. Bana OKB ile ilgili bir teşhis konulmadı ama "uçlarda" olmadığımın farkındayım. Vurgulamak istediğim de buydu. İnsanlar "sen takıntılısın" diyerek geçiştiriyor ya da bunun kapıyı belirli bir sayıda çalmaktan ibaret olduğunu sanıyorlar. Fakat bazen öyle günler oluyor ki takıntılı düşüncelerim yüzünden hiçbir iş yapamıyorum. Bu kitap için araştırma yaptığım şey daha çok terapinin nasıl olacağı konusu üzerineydi.

EW: Griffin ve Theo'nun ebeveynleri çocukların hayatlarında oldukça ön planda. Böyle olmaları gerektiğine ne zaman karar verdin?

Adam Silvera: İlk kitabım hayatın cesur yönüyle alakalıydı. Yayınlanmadan bir hafta önce fark ettim ki ana karakterlerim boşanmış bir aile ortamında büyümüşlerdi.  Güney Bronx'da yaşadığım zamanlardaki gibiydi sanki. Bu yüzden biraz gardımı düşürmek ve mutlu ebeveynlerin olduğu bir ortamda büyüyen bir çocuk hakkında yazmak istedim. Ayrıca, çocuklarının gey ve biseksüel oluşuna pozitif yaklaşan anne babaların olduğunu da göstermek istedim. Çocuklarının cinsel tercihlerine karşı çıkan ebeveyn klişesinden uzak durmak benim için önemliydi. 


EW: Genç Yetişkin kurgularında biseksüel karakterler pek rastlanan bir şey değil. Griffin'in eski erkek arkadaşı Theo'nun, gey olan Griffin'in aksine, biseksüel olmasına hangi aşamada karar verdin?

Adam Silvera: Haklısın kurgu dünyasında biseksüel karakterleri pek görmüyoruz. On dokuz yaşında olduğum ve tüm arkadaşlarıma biseksüel olduğumu açıkladığımı hatırlıyorum. Kız arkadaşlarım olmuştu ve onlarla deneyimler falan yaşamıştım ama yaşım ilerledikçe gey olarak yaftalanmaya başladım. O zamanlar erkeklerin biseksüel olması gibi bir durum söz konusu değildi. O zamanlar sadece gey olan, bunu insanlara açıklamaktan korkan ve erkek gibi görünmek için çabalayan, adamlar vardı. Ben de buna aldandım, çünkü çok gençtim. Ve şimdi biseksüellerin de var olduğunu göstermek istedim. Theo biseksüel olduğundan %100 emin olmasa bile bu önemli bir konu. O daha cinsel kimliğini oluşturma yaşında ve kendini biseksüel olarak tanımlıyor. 20'sine geldiğinde hala yaşıyor olsaydı o da gey olarak tanımlanırdı.

EW: Son dönemlerde pek çok Genç Yetişkin kitabında cinsel tercih konusu işleniyor. Neden sence?

Adam Silvera: Bu bir farkındalık aslında ve bu gibi hikayelere talebin çok olduğunun göstergesi. Dışarıda bir sürü insan böyle karakterler okumak istiyor. Gelen ilgi yazarları bu tarz hikayeler yazmak konusunda cesaretlendiriyor. Ben bile daha önce farkına varmadığım pek çok şey öğreniyorum. Takip ettiğim online sunumlardan sonra düzenlemelerime daha çok dikkat eder ve incitici şeyler yapmamaya, karakterimi oluştururken kendi cinsel tercihimi geri planda tutmak gibi şeylere daha çok özen gösterir oldum. Genç Yetişkin dünyasında olmak için çok iyi bir zaman. Bazı insanlar [bu türde yazarken] hata yapmaktan korkuyor ancak elinizden gelenin en iyisini yazmak için çabalamak lazım. Doğru şekilde yazmanın ödülü bir yazar için inanılmaz bir duygu olacaktır.


0 yorum:

Yorum Gönder